16 Kasım 2014 Pazar

dedi Bebo

İnsanın hürlüğü fırtına gibi olmalı,kısıtlamak isteyenleri uçurmalı.

5 Kasım 2014 Çarşamba

Hürriyet Kasidesi


çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek 
kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık. 

kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, 
mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz. 

eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma; 
yere düşmekle cevher, değerinden özünden bir şey kaybetmez. 

vücudun mayası, vatan toprağıdır; 
bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz. 

dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; 
insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir. 

hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile 
geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir. 

insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; 
insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler? 

kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır, 
fakat kendi nefsinden utanmaz. 

akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir. 

başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur; 
koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar. 

iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar; 
metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer. 

kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar; 
milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma! 

zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir; 
bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın. 

ışık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir; 
tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın. 

biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız; 
mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır. 

biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki 
bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik. 

biz o yüce yaratılışlı milletiz ki 
hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir. 

hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, 
yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı? 

cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa, 
yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir. 

felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, 
millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim. 

bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın; 
bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir. 

vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş, 
aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor. 

korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım; 
benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür. 

ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; 
senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir. 

zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; 
eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış. 

gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer; 
ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez. 

ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. 
gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk. 

şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme; 
güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın. 

ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; 
dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin. 

hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir; 
allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun. 

ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı, 
artık gaflet uykusundan uyan!

Namık Kemal

4 Kasım 2014 Salı

Atatürk'ün Bursa Nutku

Bursa Nutku,5 Şubat 1933 Bursa
Mustafa Kemal Atatürk

“Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”

1 Kasım 2014 Cumartesi